Kırıldıkça değişir insan. Kırıldıkça yüzüne çarpar tüm gerçeklikler. Bunca zaman gözlerinin önünde olup da göremediği -veya görmek istemediği- gerçekler... Başta kabullenemez. İnkar eder, tutunduğu dalı kırıldığı yere bantlamaya çalışır. Boşuna uğraştığını fark ettiğinde ise, her şey yeni başlıyordur.
Bu,kişiliğin hayatla çarpışmasıdır biraz da. Yorgunluğa sebep olur. Ne beden, ne de kafa yorgunluğuna benzer bu. İçinizi kemirir. Hayata dair tüm isteklerinizi, zevklerinizi alır götürür. İnsanlara dert anlatmak istemezsiniz, yalnızlık çekici gelir gözünüze. Gülümsemek ağır gelir, yapamazsınız. Kapkara olur dünyanız. Bu siyahlık bile hoşunuza gider. Kasvetli bir dönemdesinizdir. İnsanlardan uzaklaşır, her şeye ara verir, belki de çekip gidersiniz. Kendinizle yüzleşirsiniz. Hatalarınızla, yaşadıklarınızla. Şarkılar yoldaş olur sizlere. Neden diye sorarsınız fakat kimse cevap veremez size. Sorular boş kalır, yaşadığınız imtihandan kaldığınızın göstergesidir bu...Düşünür, düşünür, düşünür...
Bir sabah her şeyden arınmış hissederek uyanırsınız. Hiç geçmeyeceğini düşündüğünüz o ruhunuzdaki ağırlık, bastırılmış duyguların etkisindedir. Geçmemiştir fakat artık o kadar güçsüz olmadığınızı fark edersiniz. Hatta güç verir bu acılar sizlere. Daha cesur adımlar atabilirsiniz artık. Aldığınız derslerle alnınız açık çıkarsınız dışarı. Gittiğiniz yolun yanlış olduğunun farkındalığıyla, bambaşka yollara saparsınız. Tekrar denersiniz. Kaybedecek ne var ki?
Çevrenizdekiler sizdeki değişimi fark eder. Güçlü duruşunuz mağlup eder her birini. Nokta koyup geçmişe, yeni cümlelerde bulursunuz kendinizi. Hepinizin doğru cümlelerin öznesi olması dileğimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder